Seçim süreci ve siyasi partiler

AYSEL ŞAHİN

Türkiye 31 Mart yerel seçimlere hazırlanıyor. Seçime katılacak siyasi partilerde atamalar, istifalar, kavgalar birbirini izliyor. Bende kendi gözlemlerim ile süreci ve yaşananları kısaca değerlendirmek istedim.  

Her ne kadar siyasetçiler ve siyaset yorumcuları varken, benim bu konuda yorum yapmam ne kadar doğru olur, ya da ne kadar katkı olur, siz değerli okuyucularımıza bırakıyorum.

Şu seçim süreci ve siyasi partiler içerisinde yaşananlar herkes gibi benim dikkatimi çekti.

Ancak sondan söyleyeceğimi baştan söyleyim CHPli, demokrasiyi eğer içselleştirmişse, ülkenin gidişatından sıkıntı ve sorun göryorsa, rahatsızsa, seçim sürecindeki yanlışları bir kenara bırakarak 31 mart seçimine odaklanmalı ve 1 Nisan'dan sonra, demokratik zeminden tartışmasını, eleştirisini yapmalı. Kaybedildiğinde konuşulacak birşey olmayacağı gibi, iş işten geçmiş ve atı alan üsküdarı geçmiş olacaktır. Ayağa kalkmak ondan sonra hayli zaman alır. ...

Bu neyin kavgası böyle?

Şehirlere, mahallelere seçmen taşımalar, ön seçim ve anketlere, yerele, tabana rağmen tepeden inme belediye başkan adayı ataması, kota, kontenjan ayak oyunları ile ısmarlama meclis üyesi atamaları, süreci oldukça karmaşık ve ümitsiz bir yola soktu.

Öncelikle CHP’den bahsetmek istiyorum çünkü CHP’nin başına geçen Özgür Özel'e yönelik yoğun eleştiri ve yorumlar var  bende tam ordan başlamak istiyorum.

Özgür Özel’e yönelik eleştirilerin birçoğu bana göre haksız ve yersiz.

Üstelik bundan 5-6 ay öncesine kadar Kemal Kılıçdaroğlu gitsin de kim gelirse gelsin diyenler, bugün Özgür Özel gitsin de kim gelirse gelsin demeye başladı.

Şimdi diyeceksiniz ki haksız mıyız?

Elbette haklı olunan birçok neden var.

Fakat CHP’nin de değişime ihtiyacı yok mu? Bu parti 60 yıldan fazla zamandır tek başına doğru dürüst bir iktidar yüzü görmedi.

Partideki değişimi kurultayda partililerde istedi ve sonuçta Kılıçdaroğlu’na rağmen Özgür Özel kazandı.

Genel merkezde bir değişim oldu, belki de partinin tabanı ve örgütlerin beklediği şekilde değişim olmasa da, bir umut verdi. Dolayısıyla yaşanan hukuksuzluklar, antidemokratik aday tespitlerine rağmen, mevcut yönetime biraz süre vermek gerekmez mi? 

Özgür Özel belki de ileride çevresinde yanlış kararlara yön verenleri ayıklar. Ama önce 31 marta odaklanmak çok daha önemli

31 Mart seçimi önemli bir seçim. CHP başta olmak üzere bir çok partide yerini beğenmeyen, atanamayan, aday gösterilmeyen yada istediğini alamayan kimi siyasetçiler, partilerinden istifa ederek başka partilerden, belki de hiç olamayacakları partilerden aday oldu, yada bir şekilde aday olmanın yollarını aradı, olmadı bağımsız aday oldular. 

Siyaset bu olmamalı.

Haksızlığa uğrayan kimi siyasetçiler, kendi iç güdülerine hakim olamayarak, haklı olarak aday olmuş olabilirler, ama önümüzdeki 31 Mart seçimlerinin ülkemiz için, şehirler için insanlarımız için, ne kadar önemli olduğunun da hesap edilmesi gerekir.

O zaman kişisel hesaplar, çıkarlar bence bir süreliğine sineye çekilerek geri plana itilmeli.

Koltuğu bu kadar yapışmaya, tapmaya, ne gerek var. Ülkede büyük bir ekonomik yıkım, açlık, işsizlik, yoksullaşma, hukuksuzluk, hak ihlali, demokrasi, özgürlük, adalet gibi sorunlar tavan yapmış, siz halen kişisel hesaplar peşinde koşuyorsunuz. 

Elbette seçimlerde yeni yüzlere görev verile bilinir, verilmeli de. Bir aday eğer görevini hakkı ile layıkı ile yapıyorsa ona 2-3 üç dönem yeter. Bu belediye başkanı, milletvekili, meclis üyesi, muhtar delege vs. hepsi için geçerli.

Görev verilen kişiler belki de, o koltuğu hak etmiyor da olabilir. Ama beğenilmezse, koltuğun hakkını veremez ise halka hizmet edemezse, gelecek seçimde değiştirilir. Yeter ki halk, adayın vaatleri, hizmetleri, halka, insanlığa yaklaşımlarını, sorunlara çözümünü, samimiyetinin takipçisi olsun. Sorsun, sorgulasın.   www.yenicizgihaber.com 

CHP’ye tekrara dönecek olursak, seçmen artık bir yerden sonra değişiklik istiyor. Özgür Özel’de bu anlayış sonucu seçilerek geldi. Madem CHPliler,  Özgür Özel’i istemiyordu o zaman kurultayda neden seçildi.

CHP, Kemal Kılıçdaroğlu ile yola devam edilseydi. Ben bunu söylerken, Kılıçdaroğlu’nu tümden yanlış birisi olarak ta görmüyorum. Kuluçdaroğlu ülkemiz için, insanlarımız için, demokrasi için, hak hukuk adalet için, çalışanlar için, emekliler için gücü oranında çok işlerde yaptı. Kimisinden sonuç alındı, kimisinden iktidarı frenledi, kimisinden yol gösterici oldu.

Yaptığı olumlu güzel işleri elbette alkışlıyorum. Yapamadıklarını da eleştiriyorum.

Yani Kılıçdaroğlu’nun da, Özgür Özel’inde kendilerine göre yanlışları da, doğru yaptıkları da vardır elbet.

Üstelik bu iç karışıklık sadece CHP değil, şöyle etrafınızdaki diğer partilere bir bakın, iç karışıklıklar, kavgalar, istifalar peş peşe yaşanıyor, yani oralarda her şey süt liman mı hayır. Bakın şöyle diğer siyasi partilere, cadı kazanı gibi kaynıyor vallahi.

Bunlar doğrumu değil, ama demokrasinin olduğu yerlerde, bu tür şeyler elbette olacak.

Mesela İyi Parti, AK Parti, MHP, Yeniden Refah Partisi, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Deva Partisi yani hepsi birbirinin aynısı. İl ve ilçelerdeki istifalar, aday olmayanların başka partilere gidişi, kavga düğüş bitmek bilmiyor.

Belki de bu süreçte tek rahat parti var oda DEM Parti.

Bu yaşıma geldim ve o kadar seçim gördüm, ama hiçbir seçim sürecinde bu kadar memnuniyetsizlik, kendi partisine ağır eleştiriler, kendi içlerinde böyle kavga döğüş görmedim.

Son olarak şunu söyleyim vallahi seçmenin gündemi seçim değil, geçim. Çarşı pazarda fiyatlar almış başını gidiyor. İnsanlar evden işe, işten eve toplu taşıma araçlarını kullanamaz duruma geldi. Soforalarda her gün ekmek eksiliyor, Akaryakıt zamları bitmek bilmediği gibi diğer tüm ürünlere peş peşe yağmur gibi zamlar, halkı canından bezdirdi, yaşamdan usandırdı. Emekli 10 bin lira gibi komik bir ücret ile açlığa mahkum edildi. Ülkenin gerçek gündemi bu olsa gerek.

Umarım insanlar kendilerine yaşatılan bu durum karşısında 4 yılda bir verilen söz hakkını iyi kullanır da, gereğini yapar diye düşünüyorum. www.yenicizgihaber.com