Hava Durumu

Liderlik ve Fetişizm

Yazının Giriş Tarihi: 08.09.2023 00:19
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.01.2024 20:05

Liderlik ve Fetişizm

 

Tarihte yönetilenlerin, yönetenlere olan bağımlılık ve bu bağımlılığı oluşturan değerler üzerinden yapılan politikalar bütün insanlığın kaderini doğrudan etkilemiştir.

İşte üzerinde çok düşünülecek bir örnek;

1959 yılında dönemin Başbakanı Adnan Menderes, Kıbrıs sorunu nedeniyle Rumlarla bir anlaşmak yapmak üzere, Londra’ya hareket eder. Viscount uçağının Gatwick yakınlarında düşmesi, Menderes için tarihi bir dönemecin başlamasına neden olur. Uçakta sadece Menderes kurtulur ve diğer yolcuların tümü hayatlarını kaybederler. Bu olay ülkede akıl almaz bir algı yarattı. Menderes’in kurtulması Tanrının bir vediası olarak yorumlandı. Yurda döndüğünde binlerce kişi tarafından karşılandı. Adana ziyaretinde ise Tarsuslu bir köylü oğlunu bile kurban etmek istedi. Bu olay resmi tarihimizde pek bahsedilmez ancak siyasi tarihimizde dramatik bir olaydır. Normal koşullarda siyasi ömrünü ve iktidarının sonuna gelmiş olan DP ve Menderes bir uçak kazasından sonra, siyasetin olabilecek en yanlış tarafını seçerek, belki de hayatlarını kurban etmişlerdir. Bu olaydan sonra DP gericilik unsuru siyasette yeni bir yol bulma faktörü olarak sonuna kadar kullandı.

Yazımıza konu olan bu anekdot, bir anlamda aidiyet duygusunun bir çeşit ‘’siyasi fetişizm’’ i olarak tanımlanabilir.

Yakın bir döneme kadar siyaset ile fetişizm arasında herhangi bir ilişkinin olmadığı konusunda yaygın bir kanaat hâkimdi. Çünkü siyaset toplumu yönetmek, idare etmek anlamı taşırken, fetişizm; cinsellik başta olmak üzere simgelere soyut veya somut saplantılı olma anlamına gelmektedir. Sosyoloji biliminin kurucularından Auguste Comte ve Caharles Brosses fetişizmin; dini inançlara bağlanma şeklinden ortaya çıkıp, daha sonra cinsellikte dâhil farklı duygu ve düşüncelerde nasıl saplantı haline dönüştürüldüğünü net bir şekilde ortaya koydular. Bu saikler nedeniyle günümüzde bireyin siyasi tercihlerini etkileyen kavramlar havuzunda ‘’fetişizm etkisi’’ ni tartışabiliriz.

Fetiş, boncuk, küçük taş, ilkel kabilenin taptığı bazı uğur getirici eşya gibi bir şey veya eşyadır. İlkel insanın tapınakları ve ibadet yerleri dağ yarıkları olmuştur; onların keşfinden sonra incelikle işlenmiş, delinmiş ve özel ipliklere dizilmiş boncuklar bulundu. İlkel insan, onlara dokunmak veya öpmek suretiyle ibadet ediyordu.

Fetiş, bazı doğal eşyaların kutsallığına inanmak anlamına da gelmektedir.(Şeriati,Dinler Tarihi)

Herhangi bir unsura, eşyaya veya yöneten lider/cemaat figürüne kendini adama, bireyin tarihsel olarak içinde evrim geçirdiği toplumsal bilinçaltının doğal bir tezahürüdür ve bir bakıma oluşmuş bir toplumsal değer mefhumudur. Toplumsal değerler, toplumun anlam ve semboller dünyasının çerçevesini çizer ve nesilden nesle görsel, sözel veya yazılı olarak aktarılır. Genel olarak inanç ve ahlak ile ilgili değerler ve normlar kutsal kavramı içinde yer alır.

Söz konusu kutsal figürlerin modern toplumlarda, ilkel çağda olduğu gibi fetişist nesnelere dönüşmesi toplumların ilerlemesinde büyük bir engeldir.

Aydınlanma çağı, ruhani kutsallıklar yerine dünyevi değerleri bireyin önüne koysa da, modernitenin bunalımı nedeniyle dünya kendini 19.yüzyılin sonlarına doğru otoriter ve baskıcı rejimlerin kucağında buldu. Başta Avrupa olmak üzere kitleler dünya siyasi tarihine yeni diktatörler kazandırdı.

Peki, hangi nedenler modern çağda iktidar ve onun aktörlerini tapılacak/fetişist unsurlar haline getirdi?

Buna verilecek yanıtların 19.yüzyılın ulus-modernite ve hakikat sonrası çağ olarak tanımlanan yakın dönemdeki popülist siyasi yapıların içinde aramak gerekir. Özellikle birinci dünya savaşı öncesinde liberal demokrat rejimlerin içine düştüğü modernite soslu kitlesel bunalımlar, bütün dünyada faşist rejimlerin ortaya çıkmasına yol aştı.

Ulus-modernite ve ardından gelen hakikat sonrası popülist siyaset dönemlerinin ortak özelliği; ırk ve din merkezli siyasi yapıların lider, sembol, fotoğraf, heykel, büst, renk v.s,gibi simgelerini kutsallaştırarak fetişizme dönüştürmesidir. Bu simgeler kitleler üzerinde o kadar büyük bir etki bırakır ki, insanlar kendileri için öncelikli olan can güvenliklerini bile unutup, bütün varlığını iktidarların faydasına sunarlar ve hiçbir toplumsal krizde rasyonel tepki göstermezler. Bu tür toplumlarda siyasi önderler birer kutsal kişiliklerdir ve birey için o lider hakikatin merkezinde önemli bir kılavuzdur. Lidere tapınma artık fetişist boyuttadır.

Türkiye’nin kurucu önderi Mustafa Kemal Atatürk’e atfedilen önderliğin özellikle radikal seküler kesimler tarafından kutsallaştırılması da bu çerçevede son yıllarda sık sık tartışma konusu olmuştur.

Yukarıda yakın tarihimizden aktardığım, Tarsuslu bir köylünün çocuğunu Menderes’e kurban etmek istemesi, tam da bir siyasi fetişizm örneğidir. Aktüel siyasi gündemde de Erdoğan’a atfen yapılan bağlılık ve adanmışlık söylemleri de buna örnek verilebilir.  www.yenicizgihaber.com 

 

 

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.