Evet, dostlar. Yarım saat bilgisayarın başında oturup düşündüm. Ne yazayım diye? Yazacak, eleştirecek ve belki de  öfkemi boşaltacak o kadar çok konu var ki. Ben de bütün bunlar yerine UKALALIK yapmaya karar verdim. Haddimi aşayım dedim. İnternete girdim ve Maun suresinin anlamına baktım. Prof. Yaşar Nuri ÖZTÜRK' ün mealini okudum.       " Gördün mü O, dini yalan sayanı? İşte odur yetimi itip kakan; Yoksulu doyurmayı özendirmez o. Vay haline o namaz kılanların - dua edenlerin ki, Namazlarından - dualarından gaflet içindedir onlar! Riyaya sapandır onlar / gösteriş yaparlar. Ve onlar kamu hakkının yerine ulaşmasına / zekata / yardıma / iyiliğe engel olurlar."       Tamda böyleanlamlandırmış sayın profesör sureyi. Bu meal beni günümüz Türkiye' sini şöyle bir gözden geçirmeye sevk etti. Kocaman koruma orduları eşliğinde ve besleme basının şahitliğinde Camilere giden Devlet erkanından söz ediyor. Bir çok ilde Valilerin ve diğer bürokratların namaza gidişlerini ve onların arkasındaki yalaka memur sürülerini anlatıyor. Çevresine ve çalışanlarına manevi baskı oluşturmak için işyerinin kapısına " Namaza gittik, birazdan açacağız" diye yazı asan taşra esnafını ifade ediyor. Ramazan boyunca ve dinen özel sayılan diğer günlerde adlarının yazılı olduğu gıda kolilerini, firmalarının logosu ile süslü önlüklerini giymiş elemanları vasıtası ile dağıttıran "Türedi" zenginleri dile getiriyor. Din bezirganı sahte şeyhleri, cemaat önderlerini, aşiret liderlerini ve onların kemik yalayıcısı şürekasını tarif ediyor. Çalı süpürgesini andıran sakalları ile "tabilerinin" önünde arzı endam eden tarikat lideri adlı şarlatanları hatırlatıyor. Namazını / niyazını sermaye olarak sunan, dinini ve imanını paraya tahvil etmiş, ancak bir tek gün gerçek anlamda namaz kılmamış düzenbazları tanıtıyor. Nüfusunun dörtte biri açlık sınırında yaşayan bir ülkenin Cumhurbaşkanı kullansın diye  27.bin sağlık ocağı parasına bir uçak satın almasını, Aynı zat caka satsın, rahat etsin, aile efradı şatafat içinde yüzsün diye bin odalı sarayına ek olarak iki yüz elli odalı konut yaptırılmasını açıklayan devlet yöneticilerini, Tarih ve kültür mirası onlarca sarayı, kütüphaneyi ve müzeyi yılda bir veya iki kez kullansın diye Sultan hazretlerine tahsis eden edenleri, Yırtık ayakkabı ile girdiğini söylediği siyasi hayatına, dünyanın en zenginleri arasında devam eden zat-ı muhteremleri, Yönetmekte oldukları ülkenin borçlarını on yılda 4 kat artıran ve bununla neredeyse övünen delalet sahiplerine biat etmeye devam eden milyonlarca gafili, On sekiz milyon vatandaşı sosyal yardımlar ile yaşamaya çalışırken, işsizleri ve sürünen emeklileri kendilerine oy verenlerin sayısını aşmış siyasi şovmenleri, Kamu adına denetleme ve düzenleme yapmadıkları için günde en az dört kişinin iş cinayetlerine kurban gitmesini kader diye açıklayan, ölümleri güzel oldu diye cevher yumurtlayan vezirleri, Yönettiği devleti kendi mülkü, halkı reayası gören şatafat düşkünü devlet erkanını, Yani dostlar bu sure bu gün toplumun büyük bir kesimini teşkil eden sahtekarı, yobazı, din tüccarını, sahte şeyhleri, şıhları, sözde din adamlarını ve dindarları daha doğrusu ne kadar riyakar ve sahtekar var ise top yekun bunları tarif ediyor. Ve büyük bir halk kitlesi ise bu düzenbazların değirmenine su taşımaya, onları baş tacı olarak görmeye devam ediyor. Onların bu riyakarlık ve savurganlıkları sayesinde aç bırakıldıklarından, işsiz ve çaresiz kaydıklarından bi haber olarak alkışlamaya devam ederken, onların yaşadığı sahte dini Müslümanlık sanıyor. Ukalalığımın sonuna geldik. Eğer Maun suresi kuran' ın temel ayetlerinden birisi ise ve riyakarlığı ve riyakarları böylesine lanetliyor ise şöyle düşürmek gerek: Bu lanetliler kendilerini Müslüman ve yaşadıklarını İslamiyet sayıyorlar ise ben bu dinden çıkmaya çoktan razı olurum... Ve bunu da tüm gerçek dindarlara tavsiye ederim.