Kindar ve din...
Arif Nacaroğlu
anacaroglu@evrensel.net
23 yıl dolmak üzere. Bugün 30’lu yaşlarında olan insanlar AKP’den başka yönetim görmedi. Çoğu için sağdan say 5 soldan say 3, Abdurrahman Çelebi’den başkasının ülkeyi yönetebileceğini hayal bile edemiyorlar.
İktidar bilmem kaç hükümet programıyla bir şeyler vadetti. Ama tepeden gelen ses asıl hedefi çoktan belirlemişti.
“Kindar ve dindar.”
Ne diyor Kyan-Tzu;
“Bir yıl sonrasıysa düşündüğün, tohum ek. Ağaç dik, on yıl sonrasıysa tasarladığın. Ama düşünüyorsan yüz yıl ötesini, halkı eğit o zaman.”
Bundan anladıklarını uygulamak için, “Boş ver seneyi, on yılı, tohumu, ağacı, ormanı. Gelecek için insan yetiştirmeliyiz, hem de kindar ve dindar insan yetiştirmeliyiz” sloganıyla çıktıkları yolda yüzde 75 başarılı oldukları ortada.
Baksanıza ortalıkta görünen, 30, 40 yaşlarında paraşütle devletin, adaletin(?), ticaretin ortasına indirilmiş insanlara. Kimi üniformalı, kimi cübbeli, kimi coplu, sopalı, kimi mavi kravatlı, kırmızı dolgun yanaklı, ama hemen hepsi bolluktan etine dolgunlaşmış tosuncuklara. Karşılarında adalet arayan, geçinmek için hak arayan, doğasını, dağını, deresini, ormanını, köyünü korumaya çalışan insana duydukları kine.
Neslin kindar kısmı hedefin yüzde 50’siydi, o tosuncuklar yetiştirildi. Hedefin kalan yüzde 50’si dindardı. Ama olmadı. Oldu da yarısı, “din” kısmı oldu. “ci” ile beraber.
Ama azlar, iktidar gücü olmazsa “hiç”ler. Silkelendikçe hırçınlaşıyor, daha da kinleniyorlar, kirleniyorlar. Pastaları küçüldükçe, menfaatleri tehlikeye girdikçe birbirlerine saldırıyorlar. Yakında emeğin, adaletin gücüne yenilecekler ve gidecekler.
