Kazım Aldoğan

Kazım Aldoğan

Türkiye Sağı ve General Holofernes’in Sonu

Sigmund Freud,Kitle Psikolojisi adlı ünlü yapıtında homojen gruplardaki bireyin ‘’panik salgını’’ kavramını ilginç bir örnekle açıklar;

Panik salgının ortaya çıkmasının tipik olayı,Nestroy’un Hebbel’in Judith ve Holofernes hakkındaki oyunun parodisinde  temsil edilmiştir. Bir askerin ‘’General başını yitidi’’ diye çığlık atmasının ardından tüm Asurlular firar etmeye başlarlar. Liderin öyle ya da böyle kaybedilmesi, lider ile ilgili tedirginliklerin doğması, tehlike aynı olsa da panik salgını için başlangıç olur, grup üyeleri arasındaki karşılıklı bağlar liderin ortadan kalkması ile aynı anda kaybolur. Grup, tepesi kırılan bir Bologna şişesi gibi tuzla buz olur.

Burada sözü edilen oyun yazarı Friedrich Heppel’in Judith ve Holofernes öyküsü hakkında bir parantez açmakta yarar var.

Esere konu olan öykü İncil’in ‘’Apokrif’’ olarak adlandırılan ek bölümünde geçer. 

Asurlular Yahudilerin yurtlarını istila ettiğinde, güzelliği ve cüretkârlığıyla nam salan dul bir kadın olan Yudit halkını Asurlulardan kurtarmak için bir plan yapmaya karar verir. Yudit Asurlulara kendisini aslında Yahudileri sevmediğni gösterir ve hizmetçisi Abra ile birlikte Asur ordusunun içine sızar. Asur generali Holofernes’e Yahudiler ile ilgili bilgiler vereceğini söyleyerek ve güzelliğini de kullanarak General Holofernes ile yakın diyalog kurar. Bir gece ziyafetten sonra Yudit Holofernes’in çadırına girer ve generalin kafasını keser ve kestiği kafa ile dışarı çıkarak Asurlu askerlerin psikolojik olarak yıkılmasına ve sonunda ordunun dağılmasına neden olur.

Bu hikâyede anlatılmak istenen asıl anlama tekrar dönelim

Grupta liderin kaybedilmesi ile panik salgını giderek kolektif korku duygunun oluşmasına neden olur. Dini cemaatler ile duygu ve davranışların tek bir merkezden belirlendiği diğer homojen gruplar böyle yapılardır. Freud’e göre ‘’panik, ya ortak tehlikenin artması ya da grubu bir arada tutan duygusal bağların ortadan kalkması nedeniyle ortaya çıkar. Bu aşamadan sonra grup üyelerinin birbirine gösterdikleri tüm saygı duyguları sona erer ve panik olgusu grubun parçalanmasına neden olur.

Bu kısa analizden sonra Türkiye’de ki sağ partilerin de aslında, lider bağımlı ve cemaat benzeri ortak aklın etrafında bir araya gelmiş homojen gruplar olarak tanımlamak mümkün. 

Adnan Menderes ile başlayan ve Erdoğan ile devam edem sağ gelenek garnizon partileridir. Siyasal düşünce tek merkezden belirlenir ve uygulanır, itiraz eden bertaraf olur. Adnan Menderes’in idam edilmesi ile DP dağılmış ve bir daha siyaset sahnesinde aynı isim ile başarılı olmamıştır. Demokrat Partisi, merkezi ortak akıldan yoksun kalarak ‘’panik salgını’’ ile ömrünü tamamlamıştır.  

Menderes ile başlayan ve Süleyman Demirel, Turgut Özal ve Recep Tayyip Erdoğan ile devam eden merkez sağın siyasal oluşumu tek adam ve cemaat tipi homojen anlayıştan beslenir. 

Geleneksel Türk tipi öndelik için kullanılan, reis, başbuğ gibi sıfatlarda, grup ya da cemaat varlığının tek lidere olan bağlılığı ifade eder.

Liderin yaş, sağlık sorunu veya vefatı durumumda siyasal hareket de tarihe karışır.

Türkiye’de merkez sağın serencamı da böyle olmuştur.

Liderle gelirler liderle giderler. www.yeniçüzgihaber.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kazım Aldoğan Arşivi