Halkını öldüren iktidar

İçeride ve dışarıda çok kötü şeyler oluyor! Zaten yoksul olan halk daha da yoksullaştırılıyor. Ama bir takım düzmece verilerle halkı ekonomik durumun iyiye gittiği yönünde inandırmaya çalışıyorlar. İşsizlik dibe vurmuş durumda. Çarşı sokaklar dilenen çocuk, kadın ve genç insanlardan geçilmiyor.  İzledikleri tarım politikaları ile köylülüğü bitirip, bütün nüfusun şehirlere akın etmesini sağladılar. Suriye ve diğer komşularla izledikleri politikalar sayesinde Türkiye’yi bölge ve dünya siyasi arenasında küçük düşürdüler.  Hiçbir önlem ve düzenleme yapılmadan Suriye'den gelen yüz binlerce insanın, halkın arasına karışmasıyla ortaya çıkan büyük sorunları görme yetisine bile sahip değiller. Oysa ki bu insanların gelişigüzel ve denetimsiz bırakılmaları özellikle Gaziantep, Kilis, Urfa ve Hatay gibi sınır şehirlerimizde çok büyük hayati sorunları da beraberinde getirmiştir. Durumu iyi olan mültecilerin şehirlere yerleşmesi, kira artışlarında patlamaya neden olmuştur! Daha önce kümes gibi olan ve kira bedeli 150-200 lira olan yerler bile barınma sorunun ciddi boyutlara ulaşmasıyla birlikte yüzde yüzlük bir artış göstermiştir. Normal oturulacak bir konutun aylık kirası 300-400 liradan, 700 liraya kadar fırlarken; doğalgazla ısınan ve biraz daha düzgün yerler ise 800 liradan başlayıp dörtlü rakamlarda seyrediyor. Daha önce mülkiyet sahiplerince binaların alt katında garaj olarak, ya da iş yeri olarak kullanılan en berbat yerler bile derme çatma konutlara çevrilerek en fahiş fiyatlarla kiraya verilmektedir. 800 liraya çalışan bir asgari ücretli, aldığı maaşın yarısından çoğunu kümese benzeyen barınaklara kira bedeli olarak vermek zorunda kalmaktadır. Üstelik mülkiyet sahiplerinin bu kira gelirleri yasal da değildir.  Gaziantep'te yaklaşık her yüz konuttan doksan tanesi vergi dışındadır ve kira stopajı ödememektedir! Maliye bir an önce bunları denetlemeli ve konutların kira bedelini bir düzene koymalıdır. Gaziantep'te pek çok mülteci, barınacak yeri olmadığı için merkezi ve sokak içlerindeki parklarda sabahlamaktadır! Gün boyu hangi camiye giderseniz gidin, orada valizlerini ve bohçalarını yastık yaparak uyuyan Suriyeli mültecileri görürsünüz. Gencecik hanımların yol boylarında, sokak başlarında, park içlerinde ve telefonlarla nasıl pazarlanıp fuhuşa zorlandığını görmezden gelen hükümet, her fırsatta boy göstererek kadın haklarından dem vurmaktadır! Oysaki kadınlar doğu-batı demeden; gelenek ve töreleri de sollayarak günde üçer-beşer katledilmektedir! Ülke genelinde tüm insani ve demokratik hak arama yolları kapatılmış, sadece şeriatçı kesimlerin önü açılmıştır. Okullardaki bilimsel eğitime son verilerek yerine medrese eğitimi getirilmiştir...   İktidara geldikleri günden beri kendilerinden farklı düşünen toplumun her kesimine karşı kin ve nefretle bakan AKP, sadece Türkiye sınırları içinde bulunan halkların değil; tüm bölge ve İslam ülkeleri arasına fesatlık tohumu ekmiştir. Selam verip kapısını çalacak bir komşumuz dahi kalmamıştır. Amerika'nın ispiyoncusu ve amigosu konumuna düşmüştür... Başbakan Tayyip ve ekibi, iktidara gelmeden önce Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ağlama evi olmadığını bilmeleri gerekiyordu. Oysa ki bunlar bu halkın üstüne kabus gibi çöktüler! Kürsüye çıkan hüngür hüngür ağlıyor! Hem de kime? Ya kurtuluş savaşında Yunan ordularına övgüler dizdiği için idam edilen İskilipli Atıf gibi vatan hainlerine; ya da Mısır'da rejim karşıtı gösterilerde ölenlere!.. İyi ama geçenlerde televizyona çıkıp "başbakan mısırdaki esma için ağlıyor da, benim Afyon cephanesi patladığı zaman şehit olan oğluma neden ağlamıyor!" diyen 25 şehit anasına ne demeli?   Ey AKP kurmayları! Her zaman için yalan, fesat ve basiretsizliğinizle hatırlanacaksınız! Hani sizin sevmediğiniz, ama bunu açıkça itirafa cesaret edemediğiniz bu devletin kurucusunun çok ünlü bir sözü var! "Geldikleri gibi giderler!" diyor ya... Sizde geldiğiniz gibi gideceksiniz!.. Bir de kefen edebiyatı yapıp "kefenimizi giydikte geldik!" diyorsunuz ya!.. Siz bu ülkeyi satmak için giydiğiniz kefenlere çok güvenmeyin! Ne demiş şair?  "bastığın yerleri toprak diye geçme tanı/ düşün altında binlerce kefensiz yatanı..."    

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Ercan Arşivi