Vahap Öztürk
Kaf Dağı’nın gölgesinden
VAHAP ÖZTÜRK
Kaf Dağı’nın yamacında bir halk yaşardı. Güneş her sabah dağın doruğuna vurduğunda, insanlar gözlerini kısarak devlerin geçip geçmediğini kontrol ederdi. Çünkü dağın ardında devler yaşardı. Efsaneye göre, devler bir gün tuzu aşacak, bu tarafa geçecek ve insanları yiyecekti. Her gün devlerin tuzu oymaya devam ettiğini, ama gece olunca tuzun yeniden belirdiğini anlatırlardı.
Korku, bu halkın en sadık mirasıydı. Ne doğan çocuklar ne ölen yaşlılar bu korkudan azadeydi. Her şey devlerin geçme ihtimaliyle ölçülürdü: düğünler kısa, kahkahalar temkinli, uykular yarımdı.
Cesur Çocuk: Serdem
Serdem, on iki yaşında bir çocuktu. Annesi ona her gece devleri anlatırdı ama Serdem bir gün sordu:
“Devler hiç geçemiyorsa, biz neden hep korkuyoruz?”
Bu soru, köyde yankılandı ama kimse cevap veremedi. Serdem’in gözleri dağın ardına çevrildi. Bir sabah, kimseye haber vermeden yola çıktı. Yanına sadece bir çuval tuz, bir taş bıçak ve büyükannesinin verdiği eski bir harita aldı. Haritada dağın ardı boştu. “Boşluk da bir bilgidir,” demişti büyükannesi.
Tuzun İçinden Geçmek
Serdem, dağın tuzla kaplı sırtına vardığında gözleri kamaştı. Tuz, güneşle parlıyor, adeta bir deniz gibi dalgalanıyordu. Her adımda ayakları yanıyor, tuz çatlaklarına batıyordu. Gün boyunca yürüdü, gece olunca bir oyukta dinlendi. Uyandığında, geldiği yol tuzla kapanmıştı. Artık geri dönüş yoktu. İleriye gitmek zorundaydı.
Devlerin Toprağı
Üç gün sonra, tuzun bittiği yerde devlerin toprağı başladı. Toprak siyah, hava ağırdı. Sessizlik, Serdem’in kulaklarını uğuldatıyordu. İlk devle karşılaşması bir kayanın ardında oldu. Dev, uyuyordu. Nefesiyle taşlar titriyordu. Serdem, nefesini tuttu, sessizce geçti.
İkinci dev, uyanıktı. Serdem’i fark etti ama çocuk tuz çuvalını yere serdi. Dev, tuza bastı ve acıyla geri çekildi. Tuz, devlerin zayıf noktasıydı. Serdem bunu anlamıştı.
Keşif: Devlerin Gerçeği
Serdem, devlerin yaşadığı mağaralara ulaştığında bir şey fark etti: Devler aç değildi. Korkuyla besleniyorlardı. İnsanların korkusu, devlerin gücünü artırıyordu. Ne zaman insanlar korksa, devler daha çok oyuyordu tuzu. Ne zaman insanlar umutlansa, tuz daha hızlı yenileniyordu.
Serdem, mağaralardan bir taş aldı. Üzerinde devlerin diliyle yazılmış bir söz vardı
“Korku geçerse, biz de geçemeyiz.”
Dönüş: Tuzun İçinden Umutla
Serdem, dönüş yolunda tuzun içinden geçerken artık korkmuyordu. Her adımda tuz daha kolay açılıyordu. Devler onu izliyordu ama yaklaşmıyordu. Çünkü Serdem korkmuyordu. Tuz, onun ardında yeniden belirdi. Ama bu kez, devleri durdurmak için değil, halkına bir mesaj vermek için.
Halkın Uyanışı
Serdem köye döndüğünde herkes şaşkındı. “Devler seni yemedi mi?” diye sordular. Serdem gülümsedi:
“Hayır. Onlar bizim korkumuzla besleniyor. Korkmazsak, geçemezler.”
O günden sonra halk, korkuyla değil, bilgiyle yaşamaya başladı. Tuz, artık bir tehdit değil, bir sınırdı. Ve sınırlar, cesaretle aşılabilirdi.
NOT: Çocukluğumda dinlediğim hir masalı tam hatırlamıyordum kendimce yeniden yazdım.
Bu arada kaf dağının islahiyede bir dağ olduğunu öğrendim ve çok şaşırdım. www.yenicizgihaber.com
xxxx YENİ ÇİZGİ HABER'den xxxx
Kıymeti takipçilerimiz lütfen paylaştığımız haberleri, köşe yazılarını, sadece okuyup geçmeyiniz, beğeni, yorum ve paylaşım yapmanızı rica ediyoruz. Sosyal medya hesaplarımızdan bizi takip etmeyi unutmayınız. Desteğiniz için şimiden teşekkür ederiz.
Yeni Çizgi Haber Gazetemizin; Web Sayfa ve sosyal medya hesapları şunlar;
https://www.yenicizgihaber.com/
https://www.facebook.com/profile.php?id=61564912765480
https://www.facebook.com/yenicizgihaber
https://x.com/yenicizgigazete

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.